İZMİR ŞİİRLERİ
İzmir… Seni Terk Ediyorum… |
Bir camın arkasından bakıyorum sana, Uzaklaşıyorum senden her geçen saniye, her nefeste! Ama sen hâlâ ışıl ışıl, Hâlâ inadına mağrur, inadına gururlu, inadına başın dimdik… Benimse başım öne eğik şimdi, Gururumsa arkamda kalan yolların tozunda. Cebimde pişmanlıklarım, çantamda ahlarım – vahlarım var; Gözlerimde hüznün rengi… İzmir'im… İzmir… İlk çığlığım gök kubbende çınladı doğduğumda, İlk gözyaşım toprağına düştü o anda, biliyorum… Sen doyuranımdın, sen büyütenim. İçtiğim suyumdun, aldığım her nefesim, Bir dilim kuru ekmeğim… Beni vefasız sanma; Vefasız değilim! Beni bir tek sen anladın şu Dünya'da, Yine sen anlarsın her zaman ki gibi. Affet ne olur, affet beni; Ben gidiyorum… Sana küstüğümü sanma sakın, Sevmediğimi ise asla… Sen değilsin… Sen değilsin sebebi bu kaçarcasına gidişin. Hani… Hani gecelerce sana anlattığım Bir peri kızı vardı Kordonboyu'nda, Hatırlar mısın? Hani… Hani saçları alev alev yanardı, Gözlerinde derin bir orman yeşili… Hani… Hani dalgaların üzerinde oynaşan yakamoz ile “Ben bu sevdaya şahidim” dercesine göz kırpardın bana; Hatırladın mı? İşte O… İşte O, bu gidişin sebebi... Bizi ayıran O… Bir kez anlayarak baksaydı gözlerime, Gözlerimden uzanıp dokunabilseydi yüreğime. Hiç bırakıp gider miydim seni? İlk nefesimi sen verdin, Son nefesimi de sen alacaksın Sözümden döner miydim böylesine? Belki… Belki bir gün fark eder gittiğimi, Belki gözlerinin ve yüreğinin önündeki sis kalkar; Görür onu nasıl delicesine sevdiğimi… Belki… Belki “Gel” der, dönüveririm ansızın. Toprağına yüzümü sürerim; Yine imbatına yüklerim en güzel sevda şarkılarını, Gök kubbene salıveririm… Kim bilir? İzmir'im… İzmir… Yürek yaralarımı sarıp – sarmalayan, saklayan şehir; Gülümseme bana öyle uzaklardan acı acı. Biliyorum… Yine hayal kuruyorum, Olmayacak duaya “Âmin” benimkisi… Biliyorum… O fark etmeyecek bile gittiğimi, Biliyorum… O hiç “Gel” demeyecek, Söylemeyecek hiç özlediğini. Ama umut ya işte… Umut ya işte sevenin ekmeği… İzmir'im… İzmir… Bakma bana öyle uzaklardan, utanıyorum… An be an uzaklaşan ışıklı siluetinle çağırma beni. Bu gidiş zaten çok zor, çok acı; Sen daha da zorlaştırma, Acıtma daha fazla canımı, yalvarırım… Bakma bana öyle işte, bakma… Ben gidiyorum… Dönmem artık bir daha geri, Dönemem artık bir daha geri… İzmir'im… Doğduğum, doyduğum, büyüdüğüm şehrim! Bir çığlıkla geldim sana; “Merhaba” dedim bebek yüreğimle. Şimdi ise sessizce, Vedasızca gidiyorum senden; Bir “Elveda” bile diyemeden. Affet beni… Affet beni… İzmir… Seni terk ediyorum… |
Serhan Yigen |
İZMİR SEVGİLİM
Ne zaman özlesem o İzmir
saçlarında nice aşklara tanık olur imbat
Gözlerinde gece yaldız yağıyor denize
Ve elinde nergisleriyle gelen
Belki de adı İzmir bir sevgilidir
Rüzgarıyla deniziyle nergisleriyle gelen
Belki de sevgilim işte bu şehir
En eski şarabını sunar ince elleri
yaşarım gür sularla soylu coğrafyasıyla
Esrik öpücükleri
Aşklar ve kentler birlikte yaşar
Birlikte soluk alır eski fotoğraflar da bile
İkiye bölebilir misiniz hasreti
Bir şarkıyı maviye sevinci
Ayrı koyarsanız İzmir'le İzmirliyi
Kırılır tuz-buz olurlar billurlar gibi
Ey Dinçer doğdun gezdin sevdin ne güzel
Sen Homer'den beri İzmirliydin
Yüzün güneşiyle yanık için nergisiyle serin
Hani el ele koşmuştunuz ya vapura bir gün
Kazı duvarına teşekkür ederim diye
Pasaport' daki taş iskelenin.
Dinçer Sümer
İZMİRiİN KAVAKLARI
İzmir'in içinde akçakavak
günle yalazlanır yaprakları
şimdi ne o çakıcı var artık
ne çakıcının konakları
Ne yosun kokusu imbatla gelen
ne evlerin önünde bahçeleri
afrikamenekşeleri kaktüsler
süsler balkonları pencereleri
Nahit Ulvi Akgün
http://www.bizimizmir.net/siir1.htm
İzmir mektubu
Sen o zamanlar çocuktun
en güzel çağında yaşamanın
şimdi biz bile unuttuk orasını
orası yangın yeri yıkıntılar
teneke duvar çatı
felaketlerden savaşlardan yangınlardan
ne kalmış sa geride oralarda
bir mahalle vardı insanları akraba
gece cıgaralar bir yanar bir sönerdi
bir ışık bir insan kaybolurdu yolunda
gidip baksan yatağına görürdün
yeraltı kovuğunda
yangın yeri düşkünler mahallesi
Evlerinin önünde küçük bahçeleri
çiçek saksıları pencerelerinde
belliydi güzel şeyler düşündükleri
o insanları anlatmaz ki tarihler
kim bilecek nasıl yaşadıklarını
aşkları vardı elbet
zinaları vardı güpegündüz
gazetelere bile geçmez
şimdi oraları asfalt cadde
oralarda evler bahçeler parklar
unutulmuş insanların hatıraları üstünde
Nahit Ulvi Akgün
http://www.bizimizmir.net/siir1.htm
Başka Yerde Olmak
on iki sıfır beş'te izmir'de bir yıldız kaydı
imbat durmuştu kan ter içindeydim
akdeniz'in elindeydim söz temsili
ışıklı bir tesbih karşıyaka'ydı
istanbul deyip mendebur sisli
bir deniz kahvesinde içiyordum
istanbul soluk yeşil bir tramvaydı
sultanahmet demişti inliyordu
on iki sıfır beş'te izmir'deydim allahım
şiir deniz gibi kımıldıyordu
on iki on beş'te istanbul'a dağılmıştım
hilâl gibi bir kızcağız beşiktaş'ta
rüyasını dokuyordu ondan bıkmıştım
çiğ mürekkep ve aseton kokuyordu
sarıyer'de balıkçılar denizi çekiyordu
deniz büyük büyük içini çekiyordu
on iki on beş'te bir kadeh cin parlatmıştım
kadehimi kırmıştım elim ayağım telaşta
vezüv içime çökmüştü şaşırmıştım
napoli'de gözlerim güneş diye doğmuştu
on iki on beş'te istanbul'da allahım
gökyüzü birdenbire buz gibi soğumuştu
on iki otuz beş'te napoli garında bir tren
çırpınıyordu aşağılık bir gemici barında
ben burnumu şaraba sokmuştum
katiyyen sarhoştum kirpiklerim yanıyordu
santa-lucia civarinda bir karanlık
bir iştahsız orospu bulmuştum bilmem neden
uyuyup uyuyup uyanıyordu
on iki otuz beş'te napoli garı'nda ben
utanmasam bilet parası dilenecektim
paris diye ölecektim uzaktan
notre-dame'ın çığlıklarını dinliyordum
kalbim köpürmüştü anlıyordum
on iki otuz beş'te napoli'de allahım
uyuyamıyordum uyuyamıyordum
on iki elli beş'te paris'te kan çıktı
içimdeki bozgun büyüyordu herkeste
bir telâş vardı herkes acıkmıştı
önüne gelen bir sual soruyordu
ben daima bir sual soruyordum
afrika bulut gibi üstüme yürüyordu
on iki elli beş'te sen uyandığın zaman
ben paris'teydim gare du l'est'de
yoksul bir oteldeydim kahrımdan
seni terketmiştim hırsımdan
kendimi içkiye vermiştim mektuplarını
yakıp yırtmıştım bütün mektuplarını
bana yazdıklarını, yazmadıklarını
on iki elli beş'te içimde isyan çıktı
paris çıldırmıştı ben çıldırmıştım
artık öteki ömrümü yaşayacaktım
Attila İlhan
http://www.antoloji.com/attila_ilhan
İTHAF
Küçüğüm, sen şimdi onsekizindesin
Güzelliğin gün günden dillere destan
Hatıramda herbiri seninle canlanan
İzmir'in günlerinde gecelerindesin
Sönmüş yanardağlar, kaleler eteğinde
Yüzyıllardır uyuyan şu bizim İzmir
O âşık kadınları, levent erkekleri nerde?
Sahiden yaşayıp göçtüler mi kimbilir?
Balkonlara, yalılara dalar düşünürüm
O günler uzaklaşan yelkenlerin peşi sıra
Akan bulutlar gibi geçmiş: ne iz, ne hâtıra!
Sır şimdi bunca güzel hayat, güzel ölüm!
Sır şimdi gözyaşları, saadet dilekleri
Bize gelen yüzyılların hikâyesi sır
Eski İzmir diye ne varsa şunun bunun bildiği
Yaşlıların kırık dökük anlattığıdır
Aşkı şehirler yaratır, şehirler yaşatır
Ben gönlümce yaşadım, gönlümce sevdim
Bilirim saadetim, yalnızlığım bundandır
Seni bulduğum, kaybettiğim günden bilirim.
Aşklarının tarihi bir şehrin tarihidir diyorum
Gün gelir aşklariyle anılır şehirler anılırsa
Niyetim sevdalı sözler etmek de olmasa
İzmir için ne yazarsam sana adıyorum!
NECATI CUMALI
İzmir
Gelmemi isteme,dönemem İzmir,
Sokaklarını,sırlarını bilirim bir bir.
Kopardılar dalından gonca gülümü,
Elbet gün gelir özlersem ölümü;
Gelmemi isteme dönemem İzmir,
Niçin dönmediğimi bilirsin bir bir.
Bakarsın ölüm çağırır gelirim İzmir,
Rüzgar olur denizden eserim bir gün,
Avuçlarımda yakamozlarla dönerim bir gün,
İçim yana yana sönerim bir gün,
Karşıyaka'da soldu tomurcuk gülüm,
Artık çağırıyor beni de ölüm.
Dönmemi isteme dönemem İzmir,
Karşıyaka'da ne oldu bilemem İzmir,
Ben bu acıyı kolay silemem İzmir,
Hüzünle tükendi geçti bu ömür,
Adımın anlamı olsa da özgür,
Ben tutukluyum gelemem İzmir;
Bundan sonra artık gülemem İzmir.
Gelmemi isteme dönemem İzmir,
Sokaklarını,sırlarını bilirim bir bir.
Kopardılar dalından gonca gülümü,
Elbet gün gelir özlersem ölümü,
Gelmemi isteme dönemem İzmir,
Niçin dönmediğimi bilirsin bir bir.
Erden Erkin
İzmir'e Tahassür
Anne, deniz nerde, yalımız nerde?
Hani gideceğimiz İzmir'e der de
Beni uyuturdun dizinde anne!
Geçende ablam da öyle diyordu
Bu bahar İzmir'e girmezse ordu
Kanmam sözünüze sizin de anne!
Yeşil bir bahara büründü dağlar
Bülbüllü bahçeler, üzümlü bağlar
Kimlerin işine yarıyor anne!
O bağlar nerede, bahçeler nerde?
Her akşam güneşin battığı yerde
Gözlerim İzmir'i arıyor anne!
Şimdi bir kuş olsam, kanadım olsa
İzmir'e giden yol eğer bu yolsa
Bir başıma bile giderim anne!
Bir çetin bilmece sorsam Paşa'dan
Söylemem memleket bağışlamadan
Mutlaka İzmir'i isterim anne!
Kemalettin Kamu