BEREN SAATİN HAYATI,BEREN SAAT RESİMLERİ,BİHTER,AŞKI MEMNUNUN BİHTERİ
BİYOGRAFİ
Beren saat 26 şubat 1984 ankarada doğdu liseden mezun olduktan sonra
ingilizce ve ispanyolca dillerine ağırlık verdi ve şuanda başkent üniversitesinde öğrenim görmektedir,
Dans etmek, resim yapmak, Tenis oynamak ve sinemaya gitmek hobileri arasındadır, şuanda hatırla sevgili dizisisnin başrol oyuncusudur.
Dizi ve Filmleri
Aşka Sürgün (2005) Zilan
Aşkımızda ölüm var (2004)
Hatırla sevgili (2006) Yasemin
Beren Saat ile ilgili aratılanlar: beren saat beren saat resimleri beren saat resim beren saat fotoğrafları türkiyenin yıldızları beren saat
DOĞUM TARİHİ:26.02.1984
--DOĞUM YERİ:ANKARA
--YABANCI DİL:İNGİLİZCE,İSPANYOLCA
--BOY/KİLO:1.67/50
--OKUDUĞU OKUL:BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
--HOBİLERİANS ETMEK,RESİM YAPMAK,TENİS OYNAMAK,SİNEMAYA GİTMEK
--SEVDİĞİ DİZİLER:ASMALI KONAK,BİR İSTANBUL MASALI,LİSE DEFTERİ,SEX& THE CITY,ALLY MC BEAL,TATLI HAYAT
--SAÇ/GÖZ RENGİ:KUMRAL/YEŞİL
--SEVDİĞİ OYUNCULAR:MEL GIBSON,JULIA ROBERTS,FİLİZ AKIN,EMRE ELTUĞ,HALUK BİLGİNER,HALDUN DORMEN,FATMA GİRİK
--EN ÇOK SEVDİĞİ RENK MOR
--KENDİSİYLE İLGİLİ İTİRAF ETTİĞİ ÖZELLİKLERDEN BİRİDE:ÖNYARGILI VE TİTİZ OLMASIYMIŞ
--ADININ ANLAMI: PAMUK GİBİ BEYAZ VE YUMUŞAK
--KENDİSİNDEN 5 YAŞ BÜYÜK CEM ADINDA BİR ABİSİ VARMIŞ
--KÖPEĞİNİN ADI BİTTER
--RAHAT GİYİNMEYİ SEVİYOR
--TAKI KULLANAMAYI ÇOK SEVDİĞİNİ RENKLİ VE BÜYÜK OBJELERDEN HOŞALNADIĞINI SÖYLÜYOR
--ANNESİ ANKARA KOCATEPE MİMAR KEMAL LİSESİNDEN EMEKLİ ÖĞRETMEN
Beren Saat resimleri
Aşk-ı Memnu dizisindeki performansıyla adından söz ettiren güzel oyuncu bir TV programıyla başlayan şöhretinin altındaki dramı anlattı…
Beren Ayşe Arman’a verdiği röportajda hayatının aşkı Efe’yi ve onun ölümünü ilk kez dile getirdi…
İŞTE RÖPORTAJIN O BÖLÜMÜ:
Efe’nin diğer erkeklerden farkı neydi?
- Bir erkeğin, üstelik 19 yaşındaki bir erkeğin, seni teşvik etmesi, sana bir başka dünyanın, belki de kendisinden uzaklaştıracak bir dünyanın kapılarını açması, çok sık rastlanan bir şey olmasa gerek. Benim hayatım bambaşka tarafa akıyordu, Efe resmen o akışı değiştirdi.
Anneniz babanız tanıyor muydu Efe’yi.
- Tabii, tabii. Biz çok iyi bir ikiliydik. Ayrılmaz ikili.
Sonra peki?
- Yarışma bitti, ben ikinci oldum. Ankara’ya döndüm. Sonra bir akşam beraberdik, beni eve bıraktı, ben yatmaya gittim ve ve ve.... Birkaç saat sonra da onu morgda gördüm.
Aman Allah’ım!
- Evet... Arabayı bir arkadaşı kullanıyormuş... Delikanlılık, gençlik, hız... Trafik kazası geçirmişler...
Size nasıl haber verdiler?
- Kardeşi aradı. Gazi Hastanesi’ne nasıl gittiğimi hatırlamıyorum. Kopuk oralar. Yol boyu dua ettim. Ama Efe gitmişti, hissettim. Onu hastaneye yetiştirmeye çalışan ambulansta ölmüş. Onu son kez görmek ve dokunmak istedim...
Hiç tereddüt etmediniz mi?
- Deli misin? Aşk bu. Ne halde olursa olsun, o kabulümdü. Onu son bir kere görmek ve ona dokunmak istedim.
SON KEZ NEDEN ÖPMEDİM DİYE PİŞMAN OLABİLİRDİM
"Evladım, yapma etme!" diyen...
- Annem yanımdaydı ama engel olmadı. Kişi ölümü nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşamalı. İleride onu neden son kez öpmedim diye pişmanlık duyabilirdim.
Uyuyor gibi miydi?
- Hayır ama her hali güzeldi.
Bu olaydan sonra hayatı algılamanız değişti mi?
- Orada, o morgda, sevdiğim adama bakarken "Birinci hayatım bitti, şimdi ikinci hayatımdayım" dedim. Gerçekten de doğru, artık başka biriyim. Ben insanların kafayı taktığı şeylere, "Amaaaan, Allah başka dert vermesin!" diyebiliyorum, aldırmıyorum. Çünkü ölüm gibi bir gerçek var bu hayatta.
Peki akabinde neler yaşadınız?
- Tamamen saçmaladım.
Nasıl yani?
- O kadar büyük bir acıydı ki, üzerine geçmeye çalıştım, kendime bir sevgilim yaptım. Zannettim ki bu acıyı aşarım. Tabii Efe’nin arkadaşları "Nasıl olur da biriyle birlikte olabilirsin? Efe’ye bunu nasıl yapabilirsin?" dediler, benden nefret ettiler. Normal karşılıyorum, Efe’yi delicesine özlerken, benden nefret etmek acılarını biraz olsun hafifletti...
Ne kadar sonra hayatınıza biri girdi?
- 4 ay sonra.
E biraz çabuk olmuş.
- Evet. Ama ben "Bundan da çıkabilirim, yapabilirim, hayata devam edebilirim" çabasıyla yaşamış biriyim. Hep böyle şeyler kanıtlamaya çalıştım kendime. Bu da onlardan biriydi. Olmadı tabii. Böyle bir travmanın üzerine olması da imkansızdı. Yine de denedim. Acımı çalışarak unutmaya çalışmamla, ünlenmeye başlamam eşzamanlı oldu. Araya dört dizi ve bir uzun metraj film sığdı. Beş yıl geçti ve işte buradayım.