İZMİR AŞKI
İzmir Sevdası
Varyant’tan inerken, yavaş, yavaş…Asansör’de, asansör yükselirken, ağır, ağır…
İzmir’i seyredeceksin.
Dalgalar, kıyıyı yalarken,
Sen; ruhunu dinlendireceksin.
Kordonda; bir iki tur attıktan sonra,
Pasaport’ta gün batımını seyrederken,
Çayını yudumlayıp, demleneceksin.
Bir yandan da, duygularının kabardığını hissederek,
Galiba; İzmir’e âşık oluyorum diyeceksin.
Karagöl, gölet, kuş cenneti…
Bir de çiçeklinin doğası,
Bozdağ'dan aşaği, bıraktın mı kendini?
Tadarsın; kayak kaymanın da keyfini.
İzmir: sevginin, sevdanın, aşkın beşiği,
İzmir: Ege’nin, Akdeniz’in, Türkiye’nin eşiği.
Güzelbahçe’de, sabah kahvaltısı,
Bir başka; Karşıyaka’sı, Bostanlısı…
Tepende ay ışığı, denizde yakamozlar,
Sesleriyle kulağını çınlatıyor, martılar.
İnciraltı’indasın; denizin mırıltısıyla bas basa…
Aslan sütü ve yanında balık…
Nam-ı diğer çilingir sofrası,
Oksijen, iyot bir de rakı kokusu,
Bu karışım; İzmir’in şifa deposu.
Olmasın dersin, bu keyfin sabahı.
Kördüğümle bağlar kendine, seni;
İzmir’in tarih kokan her köşesi
Ruh’unun kanat çırpıp, uçtuğunu hissedersin,
Bulutların üstündeymişsin sanki
Gönlünü kaptırmaya gör;
Kara sevda gibi, görmeden edemezsin, İzmir’i.
İzmir: sevginin, sevdanın, aşkın beşiği,
İzmir: Ege’nin, Akdeniz’in, Türkiye’nin eşiği.
Kızlarağasında içilir;
Fincanda pişen, dibek kahvesi,
Birde teleferikten seyretmek yok mu?
Esen imbatla; görkemli Simirna’yı, körfezi…
Mest eder; dalyandan yükselen kuşların sesi.
Yazın başka tat, kışın başka…
Doyulmuyor İzmir’de yaşamaya.
Hele o, kızgın yaz güneşinde,
Birbirinden güzel, kıyıların birinde…
Tenini serinlettikten sonra,
Şezlonga uzanıp, şemsiyenin altında,
Yudum,yudum, soguk bira’yı yudumlarken,
Hayatın tadına varacaksın,
Ah be İzmir ah! Sen neymişsin diyeceksin,
İzmir’e aşkını bir kez daha yenileyip,
Tıpkı; Haydar Demoğlu gibi
Bunu; damarlarında, iliğinde,
Hatta ruhunun derinliklerinde, hissedeceksin.
İzmir: sevginin, sevdanın, aşkın beşiği,
İzmir: Ege’nin, Akdeniz’in, Türkiye’nin eşiği.
Dinle, Demoğlu dinle…
Vakitlerden ikindi;
Ve sen; Izmir’desin şimdi…
Teraslı bir kahvehanenin,
Denize bakan terasındasın,
Süslemiş, ikindi sofranı;
Kumru, boyoz, nargile…
Doyumsuz bir manzarayla, baş başa,
Muhabbet, sohbet halindesin,
Sessiz, sessiz, sadece gözlerinle.
Vaktin nasıl geçtigini, hissetmiyorsun bile,
Nargilenin fokurtusu, götürüyor seni;
Kim bilir, nerelerden nerelere.
Ehhh! Değmeyin bu ehli keyfin, keyfine,
İzmir’i yaşıyor; sindire, sindire.
Yine, doyamadı ömrü;
İzmir’de geçirdiği, güzel bir güne,
İzmir’e sevdalanmak;
Benzer, balıklarla denizlerin aşkına.
İzmir’den, ayrılmak ise;
İnsani çevirir, sudan çıkmış balık gibi şaşkına!
İzmir: sevginin, sevdanın, aşkın beşiği,
İzmir: Ege’nin, Akdeniz’in, Türkiye’nin eşiği.