AFYONKARAHİSARIN TURİSTİK YERLERİ,AFYON TURİZMİ
AFYONUN TURİSTİK YERLERİ
AFYONKARAHİSAR KALESİ
Şehrin güneyinde, çok yüksek ve yalçın bir dağın
tepesindedir.
Adını dünyanın oluşumunun dördüncü zaman diliminde
bir
yanardağ ağzında meydana gelen sarp kayalar üzerine
kurulan kaleden (Karahisar) ve ilk defa “Synnada” antik
kenti sikkelerin de karşımıza çıkan haşhaş (Opıum-
Afyonkarahisar)
’dan alan Afyonkarahisar M.Ö. 2.000 yıllarına kadar
uzanan bir tarih
şeridi yaşatır.
Düzlükte, gelip geçse de yol, Afyonkarahisar‘ dan
Ey yolcu, görünmez Afyonkarahisar, istasyondan
Şayet vaktin olursa tırman kale‘ ye
Bak Afyonkarahisar‘ a gökyüzünde bir balkondan
Diyor Ozan Arif Nihat Asya dizelerinde. Gerçekten
de bir kentle, şairlere, alimlere, sanatçılara, mescitlere,
mahallelere adını veren , destanlarda, efsanelerde,
türkülerde, manilerde kuşaktan kuşağa aktarılan, yerden
tam 226 metre yükseklikteki trakit bir kaya kütlesi üzerine
kurulmuş bulunan Karahisar Kalesi için “Gökyüzünde bir balkon
” dan başka nasıl bir nitelendirme yapılabilir ki?
Öyle sanıyoruz ki, Afyonkarahisar deyince Karahisar
Kalesi‘ ni, Karahisar deyince de Afyonkarahisar‘ ı hatırlamamak
mümkün değildir. Afyonkarahisar şehri ile özdeşleşen Karahisar
Kalesi‘ nin günümüzden yaklaşık 3 bin 340 yıl önce, İsa’ dan
Önce 1340′ lı yıllarda Arzava ülkesine sefer düzenleyen
Hitit Kralı II.MurşilKale‘ nin o zaman ki adı Hapanuva, yani
“Yüksek Tepe Şehri“ dir. Daha sonra Mira Kuvalya
Krallığı’ nın egemenliğine bırakılan Hapanuva eteklerine
Frigler zamanında köy kurulur ve “Akronio” ya da “Akroniom”
adını alır. Sırasıyla Lidyalılar, Persler, Helenler, Bergama
Krallığı, Pont Krallığı, Romalılar ve Bizanslılar‘ ın egemenliğinde
kalan kale, Hicret’ten sonra İstanbul’u fethetmek amcında
olan Emevi Halifelerinin, Anadolu’ ya yaptıkları seferler
sırasında birkaç kez el değiştirdikten sonra, Alparslan’
ın oğlu Melikşah zamanında Selçuklu topraklarına katılmıştır.
tarafından, askerlerinin kışı geçirmeleri amacıyla yapıldığı sanılmaktadır.
Daha sonra Devlet Hazineleri’ nin kale‘ de saklanmasından
dolayı “Karahisar-ı Devle” yani “Devletin Karahisarı”
adını alır. Anadolu Beylikleri döneminde Sahipoğulları
ve Germiyanoğulları’ nın hüküm sürdükleri Karahisar-ı
Devle, 1392 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı
topraklarına katılır. Ankara Savaşı’ ndan sonra Timur ordularının
hakimiyetine giren Karahisar-ı Devle, Timur’ un beylere, topraklarını
geri vermeleri üzerine Germiyanoğulları’ na, daha sonra vasiyet
yoluyla 1428 yılında Osmanlı Türk Birliği’ ne katılır. Anadolu’
daki diğer karahisarlarla karışamamsı için “Karahisar-ı Sahib” yani
”Sahibinin Karahisarı” adını alır. Mevcut Şeriye Sicillerine göre
Karahisar‘ ın başına Afyonkarahisar kelimesi ilk kez 1651 yılında
gelmiş ve o günden bu yana Afyonkarahisar adı ile anılır
olmuştur. Burada yeri gelmişken bir noktaya dikkat çekmek
istiyorum; Karahisar Kalesi, Selçuklu hakimiyetinden başlayarak
içinde bulunduğu kente adını vermiş hatta bu ad, Cumhuriyet’
in ilk yıllarında da kullanılmıştır.
Ne yazık ki, daha sonra resmi bir karar olmamasına rağmen,
Afyonkarahisar adı uzunluğu nedeniyle kısaltılmış ve
KarahisarAfyon biçiminde kullanılmaya başlanmıştır. Oysa ki
şehrimizin gerçek adı Afyonkarahisar‘ dır. Dünyada ülkeler
ve şehirler kendi asları üzerine tarih yaratmaya çalışırken,
baştan başa tarih olan Karahisar’ ın şehrimizin adından kaldırılmış
olması üzücüdür.
Efsanelerde Karahisar Kalesi
3 bin 340 yıllık bir geçmişe sahip olan, defalarca el değiştirmiş,
öyle sanıyoruz ki her defasında yeni bir efsane, yeni bir destana
mekan olmuştur. Yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi yerden 226
metre yükseklikteki trakit bir kaya kütlesi üzerinde kurulu
bulunan Kale‘ yi fethetmenin öyle kolay bir iş olmadığı tartışmasız
bir gerçektir. İşte bu nedenle Battal Gazi’ den, Hazreti Ali’
ye, Beyböğrek’ ten Çavuşbaşı’ na, Horoz Dede’ ye kadar
pek çok efsane anlatılır Karahisar Kalesi için… İlginçtir ki,
anlatılan bu efsanelerin izleri, günümüzde bile varlığını
korumaktadır. Halk arasında anlatılan Hazreti Ali ya da Düldül’ün
ayak izleri efsanesine göre, İslam halifelerinden Hazreti Ali,
atı Düldül’ün üzerinde dağdan dağa uçarak sefer yapmaktadır.
İşte böyle seferlerin birinde Afyonkarahisar‘ a gelen Hz. Ali,
Hıdırlık Dağı’ nda konaklamak için sertçe yere basınca, buradaki
bir kaya üzerinde ayağının izi kalır.
Daha sonra Hıdırlık’ tan kaleye atlayan Düldül, burada da
dizginlenince bu kez ön ayağının izi bir kayanın üzerinde
kalır. Hz. Ali, Düldül’ ü sulamak için su yalağına vardığında,
atı bağlayacak bir yer bulamaz ve dört parmağı ile yalağın
yanındaki bir taşa vurarak taşı deler ve atı buraya bağlar.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Afyonkarahisar Kalesi‘ nde
bugün Düldül’ ün ayak izi ile atın bağlandığına inanılan kaya
üzerinde delik, hala varlığını korumaktadır.
Karahisar Kalesi ile ilgili bir başka efsane ise Battal Gazi
ile ilgilidir; Afyonkarahisar‘ da 740 yılında öldüğü konusunda
tarihçilerin birleştiği Battal Gazi ile yakın arkadaşı Ahmet Tarhan
kaleyi ele geçirmek için sıkı bir kuşatma yapar, içeridekilerin
dışarısı
ile bütün bağlantılarını keser. Kale komutanı, bunun üzerine
Bizans İmparatoru’ na haber salar ve 100.000 kişilik bir ordu
yardım için yola çıkar. Kalenin burçlarından Battal Gazi’ yi
görerek aşık olan komutanın güzel kızı O’ na bir kötülük
gelmemesi için çimler üzerinde uyumakta olan Battal Gazi’
ye bağırır, ancak duyuramaz. Sonra bir kağıt yazar, taşa
sararak üzerine atar. Battal Gazi, bir iki kıpırdandıktan sonra
hareketsiz kalır. Battal’ ın uyunmadığını gören kız telaşlanır,
babasına Türk’ lerin komutanının çayırda uyuduğunu söyler
ve güya O’ nu öldürmek için zehirli bir hançer ister. Battal
Gazi’ nin yanına gelen kız onu ölmüş olarak bulur. Çünkü
attığı taş, Battal’ ın kulağına gelmiş ve ölümüne neden
olmuştur. Kız üzülür ve hançeri kendi kalbine saplayarak
hayatına son verir. Bizans ordusu kalenin eteklerine
geldiğinde amansız bir savaş başlar, Ahmet Tarhan askerleriyle
birlikte şehit olur. Ahmet Tarhan Karahisar Kalesi‘ nin eteklerinde,
şu anda Ulu Cami ‘nin karşısındaki mezarına gömülür.
Yenilgiden sonra çok şiddetli bir fırtına başlar ve Battal’ ın
cesedini Eskişehir dolaylarına atar. Böylece Bizanslılar, Battal
Gazi’ nin öldüğünü anlayamaz ve daha uzun süre onun
korkusuyla yaşarlar. Şu andaki Olucak Çeşmesi’ nin, Çavuşbaşı
mahallesinin ve Çavuş Dede mezarının doğuşu ile ilgili olarak
anlatılan Çavuşbaşı ya da Çavuş Dede efsanesi ise şöyledir;
Afyonkarahisar sancağı Türk egemenliğine girmeden önce
burada valilik yapan kişiye Türk hükümdarı elçiler göndererek
kalenin Türk’ lere teslimini ister. Her defasında ret cevabı
alınması üzerine hükümdar en güçlü Çavuş Başını Karahisar
Kalesi‘ nin alınması için görevlendirir. Çavuşbaşı askerleriyle
birlikte birkaç gün içinde Muttalıp bağlarına gelir. Bunu haber
alan kale komutanı, kaleye kapanarak savunma düzeni alır.
Ertesi sabah Türk askerleri Karakuyu’ ya ulaşır. Su stoku
tükenen askerler, Karakuyu’ da su içmek isterler ama su
sağlığa zararlı olduğu için vazgeçerler. Bunun üzerine
çevrede su aramaya başlarlar ancak bulamazlar.
Durum Çavuşbaşı’ na bildirilir. Çavuşbaşı, yanına birkaç
kişi alarak Yağdan denilen kayalıklara doğru gider. Çok
yüksek bir kayanın önünde bazı dualar mırıldanır ve “Burada
bir su olacak” diye bağırıp kılıcını kayaya vurur. Kılıç
darbesiyle yarılan kayadan su fışkırır. Çok güzel ve şifalı
olan su askerlerin yorgunluğunu giderir. Dinlenen ordu bir
Cuma günü kaleye saldırır ve kale zapt edilir. Şehitler
arasında Çavuşbaşı da vardır. Bugün Afyonkarahisar‘ ın
Çavuşbaş mahallesindeki Olucak suyu güzel bir
memba suyu olarak vatandaşlarca içilmektedir. Olucak
çeşmesinin karşısındaki Çavuş Dede mezarı dertlilerin
derman aradıkları, adaklar adadıkları küçük bir türbe
olarak varlığını korumaktadır.
Dilek Yeri Karahisar Kalesi
Karahisar Kalesi, tarihi boyunca, evlenmek
isteyen kızların iyi bir kısmet diledikleri, kısmeti bağlı
olanların kısmetlerinin açıldıkları yer olmuştur. İnanışa
göre, taliplisi çıkmayan yada evlenme zamanı
gelmiş kızlar yanlarında yaşlı bir kadınla birlikte Cuma
günü Karahisar Kalesi’ nin yolunu tutarlar. Ancak
yanlarına birde asma kilit alırlar, kilit kaleye çıkılmadan
önce kilitlenir. Kaleye çıkıldıktan sonra, yaşlı kadın
kaleye çıkılmadan önce kilitlenmiş olan kilidi kızların
başlarında açarak, inanışa göre bahtlarını açar. Daha
sonra kızlar Kız Kulesi’nden;
Bahtım bahtım
Altın tahtım
Evlenecek vaktım, diyerek bağırırlar.
İnanılan odur ki tahminen bir hafta sonra bu
kızlara hayırlı birer nasip çıkar ve nişanlanırlar.
Bu gelenek, Hıdırellez‘ de daha çok ilgi görmekte
ve Hıdırellez sabahı erken saatlerde kaleye çıkan
kızlar, Kız Kulesi‘ nden dileklerini bağırmaktadırlar.
Kimi zaman kadınların ya da erkeklerinde Kız Kulesi’ nden;
Çocuğum olacak vaktım
Okulu bitirecek vaktım, gibi dileklerde bulundukları
da gözlenmektedir.
Kaledeki Kız Kulesi’nin yanında bir şarapnel
oyuğu gibi insan boyunda olan taşın içine yatan
kadınlar çeşitli dileklerde bulunurlar. Kalenin
kapısının kemerinde bulunan bir oyuğa, bir dilek
tutulup 3 taş atılmaktadır. Eğer taşların 3′üde
oyuğa girerse dileğin yerine geleceğine
inanılmaktadır.Yine kalenin kapısının önündeki
uçmak ağacına insanlar üzerlerinden bir bez ya
da ip parçası kopararak bağlamak suretiyle
dilekte bulunmaktadır.
Manilerde Karahisar Kalesi
Yörelerin coğrafi yapılarındaki önemli varlıklar,
o merakının folklorüne 1. derecede yansımaktadır
. Söz gelimi; Sıradağlar, ovalar, akarsular, göller,
yaylalar, kaleler ve diğerleri… Afyonkarahisar şehrinin
de yerden 226 metre yükseklikteki bir kaya kütlesi
üzerine kurulmuş olan kalesi de önemli bir tarihi
yapı olmasının yanı sıra, coğrafi özelliği nedeniyle
halk folklorünün en yaygın biçimlerinden biri olan
manilerde geniş biçimde yer almıştır.
Afyon dağlar içinde
Gül yapraklar içinde
Afyon‘u Allah korusun
Kalesi var içinde
Saçım uzun öreyim
Göz yaşımı sileyim
Eğil Afyon kalesi
Ben yarimi göreyim
Hisarın ardı diken
Yaktın beni gül iken
Allah da seni yaksın
Üç günlük gelin iken
Kaleden indim iniş
Mendilim dolu yemiş
Yare saldım yememiş
Kendisi gelsin demiş
Afyon‘ un kalesine
Kuş konmuş tepesine
Sırçadan saray yapsan
Varmam senin gibisine
Karahisar Kalesi ile İlgili Diğer İnanışlar
Halk arasında Karahisar Kalesi‘ ne bir kez
tırmanan bir kişinin 7 yıl Afyonkarahisar‘ dan
ayrılmayacağına ilişkin bir inanç vardır. Bu
inanç ne kadar doğrudur bilemeyiz ama
yüzyılların deneyimine dayanan ve bilimsel
olarak açıklaması da yapılabilen bir diğer inanç
vardır ki o da ”Karahisar Kalesi‘ nin ardı kararınca
Afyonkarahisar‘ a yağmur yağdığıdır.”
Olayı bilimsel yönden şöyle açıklamak
mümkündür; yurdumuza yağışlar genellikle
Kuzeybatıdan ve güneybatıdan, yani Balkanlarla
Orta Akdeniz üzerinden gelmektedir. Yağış
sistemleri Ege, Orta Anadolu ve Doğu Anadolu
üzerinden yurdumuzu terk etmektedir. İşte Karahisar
Kalesi‘ de Afyonkarahisar kentinin batısına yakın bir
yerde kurulu bulunduğundan yağmur bulutları sürekli
olrak kalenin arkasından gelmekte ve Karahisar
Kalesi‘ nin arkası kararınca Afyonkarahisar‘ a yağmur
yağmaktadır.
www.afyon-bld.gov.tr - Sitesinden Alınmıştır
AFYON BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYINIZ